All of us went besides him.
- Hepimiz onun yanında gittik.
Several girls are standing beside the gate.
- Birkaç kız kapının yanında duruyor.
The hardware store is near the park.
- Hırdavatçı dükkanı parkın yanındadır.
It's nice sitting alongside a hot fireplace.
- Sıcak bir şöminenin yanında oturmak hoştur.
There is a man by the side of the pond.
- Göletin yanında bir adam var.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
Cleanliness is next to godliness.
- Temizlik, dindarlığın yanındadır.
Do you have small change with you?
- Yanında bozuk para var mı?
He carries his umbrella about with him every day.
- O her gün şemsiyesini yanında taşır.
Here. Take this with you. It might come in handy.
- Al. Bunu yanında taşı. İşine yarayabilir.
He was standing by the gate with his hand in his pocket.
- O, eli cebinde kapının yanında duruyordu
The lake was adjacent to his house.
- Evinin yanında göl vardı.
There are a few shops next to my house.
- Evimin yanında birkaç dükkân var.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
Bring along your friend.
- Arkadaşını yanında getir.
He took his sister along.
- O, kız kardeşini yanında götürdü.
If I were you, I would not have asked him about it.
- Senin yanında olsaydım o konuyu ona sormazdım.
I passed by your house about 10 last night.
- Dün gece saat onda evinizin yanından geçtim.
Tom crouched down next to Mary behind the car.
- Tom arabanın arkasında Mary'nin yanında çömeldi.
There are some shops near my house.
- Evimin yanında birkaç dükkân var.
A student from America lives near my house.
- Amerikalı bir öğrenci benim evin yanında yaşıyor.
Tom spent the night in the small cabin near the lake.
- Tom bütün geceyi gölün yanında küçük bir kabinde geçirdi.
I passed by your house about 10 last night.
- Dün gece saat onda evinizin yanından geçtim.
That is the principle problem next to education.
- O, eğitimin yanında temel sorundur.
The problem is that Tom doesn't want to sit next to Mary.
- Sorun Tom'un Mary'nin yanında oturmak istememesidir.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
We walked along side by side.
- Biz yan yana yürüdük.
The two houses stand side by side.
- İki ev yan yana durur.
Besides that, unemployment is increasing.
- Bunun yanında işşizlik artıyor.
This paragraph is well written, but there is a mistake in the last sentence.
- Bu paragraf iyi yazılmış ama son cümlede bir yanlışlık var.
The darkest place is under the candlestick.
- Çıra dibine kör yanar.
The wrong time, the wrong place.
- Yanlış zamanda, yanlış yerde.
A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
- Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
Who was at the party beside Jack and Mary?
- Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
The forest fire began to spread in all directions.
- Orman yangını tüm yönlerde yayılmaya başladı.
The birds flew away in all directions.
- Kuşlar dört bir yana uçuştu.
What is the hard part of learning Japanese?
- Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
- Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
Inmates were forced to sleep in one cell, often sideways.
- Tutuklular bir hücrede uyumaya zorlandı, sık sık yan yana.
He edged sideways through the crowd.
- O, kalabalığa yanlamasına sokuldu.
Some pickpocket stole my wallet on the train.
- Bir yankesici trende cüzdanımı çaldı.
Tom was leaning against the wall near the door.
- Tom kapının yanındaki duvara dayanıyordu.
Ten houses were burned down.
- On ev yanıp kül oldu.
The fire burned up brightly.
- Ateş parlak bir şekilde yandı.
They sat side by side.
- Onlar yan yana oturdular.
The old couple sat side by side.
- Yaşlı çift yan yana oturuyordu.
The neighbours have been banging about next door all morning.
- Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.
I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do.
- Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım.
According to some experts the spoken language uses few subordinate clauses.
- Bazı uzmanlara göre, konuşulan dil çok az sayıda yan cümleler kullanır.
The sentence has got too long again. Then just take out a few of the subordinate clauses.
- Cümle tekrar uzun sürdü. O zaman birkaç yan cümleyi çokarın.