değişiklikler

listen to the pronunciation of değişiklikler
Türkçe - İngilizce
hazards
vicissitudes
amendments
alterartions
changes

The government must make fundamental changes. - Hükümet temel değişiklikler yapmalı.

I'd like to make some changes in the draft. - Ben taslakda bazı değişiklikler yapmak istiyorum.

the changes
değişik
different

We come from different countries. - Değişik ülkelerden geliyoruz.

Why not try something different for a change? - Değişiklik olsun diye neden farklı bir şey denemiyorsun?

değişik
varied

Tom has varied tastes. - Tom'un değişik damak zevkleri var.

The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate. - Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.

değişiklik
alteration

Can you make some alterations on this product? - Bu ürün hakkında bazı değişiklikler yapabilir miyim?

değişiklik
change

There was a sudden change in the weather. - Havada ani bir değişiklik vardı.

Have there been any changes? - Herhangi bir değişiklik var mı?

değişiklik
{i} variance
değişik
diverse
değişiklik
innovation
değişik
{s} several

The word has several meanings. - Kelimenin değişik anlamları vardır.

değişik
way out
değişik
{s} alternative
değişik
novel
değişiklik
shift
değişiklik
change; variation, alteration; modification; amendment
değişik
unusual
değişik
alternate
değişik
different from
değişik
diverging
değişik
{s} quirky
değişik
original

Be original for a change. - Değişiklik olsun diye özgün ol.

değişiklik
variation
değişiklik
(Bilgisayar) modified
değişiklik
pump up
değişiklik
flux
değişiklik
(Bilgisayar) modify
değişiklik
departure
değişiklik
switch
değişiklik
(Askeri) evolution
iklimsel değişiklikler
(Askeri) climatic changes
değişik
unlike
değişik
diversified
değişik
alien
değişik
refreshing

This is a refreshing change of pace. - Bu ferahlatıcı bir değişiklik.

değişik
alterable
değişik
atypical
değişik
variant
değişik
quaint
değişik
various

We talked about various topics. - Biz değişik başlıklarda konuştuk.

Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town. - Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.

değişiklik
break
değişiklik
change over
değişiklik
diversification
değişiklik
amendment

The 14th Amendment to the U.S. Constitution was ratified in 1868. - ABD Anayasasında 14. yasa değişiklikliği 1868 yılında onaylanmıştır.

The amendment was first proposed in 1789. - Değişiklik ilk olarak 1789'da önerildi.

değişiklik
chopping
değişiklik
turn
değişiklik
quaintness
değişiklik
incertitude
değişiklik
to amend
değişiklik
modifying
DEĞİŞİKLİKLER
(Askeri) change

I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research. - AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.

Man's skin is very sensitive to temperature changes. - İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.

değişik
various, varied, assorted, different
değişik
prov. spare set (of clothing)
değişik
calico
değişik
variegated
değişik
miscellaneous
değişik
different, of a different kind
değişik
different; varied, various, diverse; new, unusual, original
değişik
different, unusual, novel, singular, distinctive
değişik
changed, altered
değişik
manifold
değişik
wayout
değişik
vari
değişiklik
unusualness, novelty, singularity, distinctiveness
değişiklik
kink
değişiklik
variety
değişiklik
(Hukuk) amendment, transition
değişiklik
vicissitude
değişiklik
modification

I made some modifications. - Bazı değişiklikler yaptım.

I see you made a few modifications. - Senin birkaç değişiklik yaptığını görüyorum.

değişiklik
change, alteration; amendment
değişiklik
variegation
değişiklik
recast
geniş kapsamlı değişiklikler
sweeping changes
izlenen değişiklikler
(Bilgisayar) tracked change
izlenen değişiklikler
(Bilgisayar) tracked changes
kurumsal değişiklikler
(Hukuk) institutional reforms
köklü değişiklikler
sweeping changes
rastgele değişiklikler
(Havacılık) chance variation
siyasi değişiklikler
(Hukuk) political reforms
yapısal değişiklikler
textural changes
yapısal değişiklikler
(Hukuk) structural reforms
değişiklikler