O, camı kasıtlı olarak kırdı. - He deliberately broke the glass.
O, kasıtlı yalanlar söyledi - He told deliberate lies.
Jüri üç gün boyunca düşündü. - The jury deliberated for three days.
Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun? - Do you think that was deliberate?