düşüncesiz

listen to the pronunciation of düşüncesiz
Turkish - English

Definition of düşüncesiz in Turkish English dictionary

düşünce
idea

Is there any difference between your idea and hers? - Senin düşüncenle onunki arasında bir farklılık var mı?

The idea is good. There is just one problem: Tom has not yet said yes. - Düşünce iyi. Sadece bir problem var: Tom henüz evet demedi.

düşünce
notion

He had no notion of leaving his hometown. - Onun memleketi terk etme düşüncesi yoktu.

<span class="word-self">düşüncesizspan>
thoughtless

Tom was thoughtless, wasn't he? - Tom düşüncesizdi, değil m?

Thoughtless speech may give rise to great mischief. - Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.

<span class="word-self">düşüncesizspan>
inconsiderate

Tom was very inconsiderate. - Tom çok düşüncesizdi.

You're very inconsiderate. - Sen çok düşüncesizsin.

düşünce
opinion

Your opinion is very constructive. - Düşünceniz çok yapıcı.

His opinion is generally correct. - Onun düşüncesi genellikle doğrudur.

düşünce
consideration

Such considerations ultimately had no effect on their final decision. - Bu tür düşüncelerin sonuçta onların nihai kararı üzerinde herhangi bir etkisi olmamıştır.

düşünce
thought

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

It's thoughtless of her to say so. - Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.

<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} reckless
düşünce
mind

Tom claims that he can read people's minds. - Tom insanların düşüncelerini okuyabileceğini iddia ediyor.

We can just about read each other's minds. - Biz neredeyse birbirimizin düşüncelerini okuyabiliriz.

düşünce
{i} think

I know you want to marry me now, but don't you think you'll have second thoughts afterward? - Ben, şimdi benimle evlenmek istediğini biliyorum, ama siz daha sonra ikinci düşüncelere sahip olacağınızı düşünmüyor musunuz?

His book incorporates all his thinking on the subject. - Kitabı konu üzerindeki bütün düşüncelerini barındırıyor.

düşünce
{i} remark

Your remarks are off the point. - Düşünceleriniz konudan uzak.

For a girl of her age, Mary expresses very clever, remarkable thoughts. - Onun yaşındaki bir kız için, Mary çok zeki, dikkat çekici düşünceler ifade eder.

düşünce
thought, consideration; idea, opinion; anxiety, worry, care
düşünce
reasoning
<span class="word-self">düşüncesizspan>
rash

You don't want to do anything rash. - Düşüncesiz bir şey yapmak istemiyorsun.

<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} impulsive

Tom is a little impulsive, isn't he? - Tom biraz düşüncesiz, değil mi?

Tom is an impulsive buyer. - Tom düşüncesiz bir alıcı.

düşünce
belief
düşünce
take

what's your take? / what's your opinion? / what do you think? - Senin düşüncen/fikrin nedir?.

I need to drop these useless perceptions to take full throttle over my life. - Hayatı son sürat yaşamam için bu faydasız düşünceleri bırakmam gerek.

Please, take a look at my first post and let me know what you think about it. - Lütfen ilk mesajıma bir göz atın ve bu konudaki düşüncelerinizi bana bildirin.

düşünce
fancy
<span class="word-self">düşüncesizspan>
brusque
düşünce
sentiments
düşünce
judgement [Brit.]
<span class="word-self">düşüncesizspan>
freewheeling
<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} imprudent

Mary is an imprudent young woman. - Mary düşüncesiz bir genç kadındır.

<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} witless
düşünce
thinking

This article will affect my thinking. - Bu makale düşüncemi etkileyecek.

I managed to bring him around to my way of thinking. - Onu benim düşünce tarzıma ikna edebildim.

<span class="word-self">düşüncesizspan>
careless
düşünce
mentality
düşünce
assessment
düşünce
view

I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things. - Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.

He studied day and night with a view to becoming a lawyer. - Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı.

düşünce
communion
düşünce
plan

I can't agree with you with regard to the new plan. - Yeni plan hakkında seninle aynı düşüncede değilim.

düşünce
(Politika, Siyaset) position
düşünce
idee
düşünce
prognosis
düşünce
reflexion
<span class="word-self">düşüncesizspan>
insensitive
<span class="word-self">düşüncesizspan>
heedlessly
düşünce
attitude
düşünce
sight

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

düşünce
conception
düşünce
judgment
düşünce
voice
düşünce
observation
düşünce
sense
düşünce
argument
düşünce
estimate
<span class="word-self">düşüncesizspan>
blind
<span class="word-self">düşüncesizspan>
ill-judged
<span class="word-self">düşüncesizspan>
cavalier
<span class="word-self">düşüncesizspan>
hoitytoity
<span class="word-self">düşüncesizspan>
unthinking
<span class="word-self">düşüncesizspan>
incautious
<span class="word-self">düşüncesizspan>
half cocked
<span class="word-self">düşüncesizspan>
indiscreet
<span class="word-self">düşüncesizspan>
brash
<span class="word-self">düşüncesizspan>
ill-advised
<span class="word-self">düşüncesizspan>
feckless
<span class="word-self">düşüncesizspan>
unkind
<span class="word-self">Düşüncesizspan>
incogitant
düşünce
thinking in
düşünce
to thought
<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} blindfold
düşünce
say so

It's thoughtless of her to say so. - Öyle söylemesi onun düşüncesizliğidir.

düşünce
conceit

He is so full of conceit that everybody dislikes him. - O herkesin ondan hoşlanmadığı düşüncesiyle çok dolu.

düşünce
thought, thinking
düşünce
counsel
düşünce
idea, opinion, reflection, observation
düşünce
cogitation
düşünce
apprehension
düşünce
ideo
düşünce
anxiety, worry
düşünce
comment
düşünce
sentiment

Anti-Chinese sentiment is on the rise in Myanmar. - Myanmar'da Çin karşıtı düşünceler artıyor.

düşünce
{i} judgement
düşünce
estimation
düşünce
prognoses
düşünce
concept
düşünce
construct

Your opinion is very constructive. - Düşünceniz çok yapıcı.

Tom has constructive ideas. - Tom'un yapıcı düşünceleri var.

<span class="word-self">düşüncesizspan>
thoughtless, tactless, inconsiderate, imprudent, impulsive, indiscreet, unthinking, injudicious; reckless, rash, heedless, incautious, impetuous, unkind, cavalier; unworried, carefree
<span class="word-self">düşüncesizspan>
heady
<span class="word-self">düşüncesizspan>
injudicious
<span class="word-self">düşüncesizspan>
gauche
<span class="word-self">düşüncesizspan>
ill judged
<span class="word-self">düşüncesizspan>
mindless
<span class="word-self">düşüncesizspan>
half baked
<span class="word-self">düşüncesizspan>
headlong
<span class="word-self">düşüncesizspan>
thoughtless, inconsiderate, tactless
<span class="word-self">düşüncesizspan>
out of turn
<span class="word-self">düşüncesizspan>
ill advised
<span class="word-self">düşüncesizspan>
unmindful
<span class="word-self">düşüncesizspan>
flighty
<span class="word-self">düşüncesizspan>
unworried; carefree
<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} tactless
<span class="word-self">düşüncesizspan>
precipitate
<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} wanton
<span class="word-self">düşüncesizspan>
illadvised
<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} unadvised
<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} unreflecting
<span class="word-self">düşüncesizspan>
without tact
<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} hasty
<span class="word-self">düşüncesizspan>
gormless
<span class="word-self">düşüncesizspan>
{s} slapdash
<span class="word-self">düşüncesizspan>
brute
Turkish - Turkish

Definition of düşüncesiz in Turkish Turkish dictionary

düşünce
Dış dünyanın insan zihnine yansıması
düşünce
Niyet, tasarı. İlke, yönetici sav
düşünce
Tasa, kaygı, sıkıntı
düşünce
Düşünme sonucu varılan, düşünmenin ürünü olan görüş, mütalaa, fikir, mülahaza, ide: "Anlaşmazlıklarda aracılığına, zor durumlarda düşüncesine başvurulur."- T. Buğra
Düşünce
mülahaza
Düşünce
endişe
Düşünce
mütalaa
Düşünce
(Osmanlı Dönemi) GAİLE
<span class="word-self">Düşüncesizspan>
(Osmanlı Dönemi) AHAFF
düşünce
İlke, yönetici sav
düşünce
Niyet, tasarı
düşünce
Düşünme sonucu varılan, düşünmenin ürünü olan görüş, mütalâa, fikir, mülâhaza, ide
<span class="word-self">düşüncesizspan>
Tasasız, kaygısız
<span class="word-self">düşüncesizspan>
Düşüncesi olmayan
<span class="word-self">düşüncesizspan>
Düşünmeden davranan, anlayışsız
düşüncesiz
Favorites