Norveççe, İsveççe ve Danimarkaca karşılıklı olarak yüksek derecede anlaşılabilirdir.
- Norwegian, Swedish and Danish are mutually intelligible to a high degree.
Evlilik karşılıklı olarak ve son derece eğitici olmalı.
- Marriage should be mutually and infinitely educational.
Evlilik karşılıklı olarak ve son derece eğitici olmalı.
- Marriage should be mutually and infinitely educational.
Bence bu karşılıklı olark yararlı.
- I think it's mutually beneficial.
"- Nice to meet you! - Mutually.".
Biz karşılıklı ödünlerle sorunu çözdük.
- We solved the problem by mutual concessions.
İki ülke arasında kültürel değişim devam ederken, onların karşılıklı anlayışı daha da derinleşti.
- As cultural exchange continued between the two countries, their mutual understanding became even deeper.
Unut gitsin. Sonuçta o bizim ortak arkadaşımız.
- Forget it. He is our mutual friend, after all.
Boşanmalar, boşanan çiftlerin ortak arkadaşlarını zor durumda bırakabilir, özellikle de ayrılık sert ve tantanalı olmuşsa.
- Divorce can put mutual friends of the divorcing couple in a difficult position, particularly if it's an acrimonious split.
Müşterek bir sorunu tartışmak için seni buraya çağırdım.
- I've asked you here to discuss a mutual problem.
Karşılıklı çıkarlar bulursanız, birbirinizle anlaşırsınız.
- Find mutual interests, and you will get along with each other.
Aşk ve arkadaşlık birbirini dışlar.
- Love and friendship are mutually exclusive.
The adventure was mutually beneficial.
The contract was mutually binding.
Another important point is that Homer recognises that the speech of Trojans and Greeks was mutually intelligible.
... that haven't previously been available and so forth, so it was a mutually agreed- upon ...