sillón

listen to the pronunciation of sillón
Türkçe - İngilizce

sillón teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

sillon
(Tıp) sulcus
İngilizce - İngilizce

sillón teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

sillon
A work raised in the middle of a wide ditch, to defend it
İspanyolca - İngilizce
tabouret
chair

Yesterday I purchased an ergonomic chair. - Ayer adquirí un sillón ergonómico.

armchair, easy chair
chaise longue
lounge chair
elbow chair
armchair

The cushions on the sofa don't match those on the armchairs. - Los cojines en el sofá no coinciden con los de los sillones.

He won't let anybody sit in his armchair. - No deja que nadie se siente en su sillón.

chairside
sillón bajo
cuttystool
sillón de campaña
camp stool
sillón de campo
camp stool
sillón de peluquero
barber's chair
sillón flexivo
couch
sillón reclinable
reclining chair
sillón tapizado
upholstered seat
Fransızca - İspanyolca

sillón teriminin Fransızca İspanyolca sözlükte anlamı

sillon
surcar
Fransızca - Türkçe

sillón teriminin Fransızca Türkçe sözlükte anlamı

sillon
[le] saban izi, karık; iz
sillon
iz açmak
İspanyolca - Türkçe
rahat koltuk
İngilizce - Türkçe

sillón teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

armchair
koltuk

Ben, koltukta yaslandım ve kitabı açtım. - I sat back in the armchair and opened the book.

Bu kollu koltuk rahat. - This armchair is comfortable.

armchair
(isim) koltuk
chair
başkan! (parlemento)
chair
ray yatağı
chair
yönetmek
chair
profesörlük makamı
chair
iskemle

Sadece bir iskemle vardı. - There was only one chair.

chair
başkan

O, üç yıl başkan olarak görev yaptı. - He served as chairman for three years.

Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak. - Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.

chair
(tren rayı) kalası tutturan metal nesne
chair
başkanlık yapmak
armchair
sorunlara uzaktan bakan
armchair
{i} koltuk (mobilya)
armchair
sadece akıl veren
chair
(fiil) sandâlyeye oturtmak, makama geçirmek, yetki vermek, başkanlık etmek, yönetmek
chair
(isim) sandalye, iskemle, koltuk; makam, başkanlık makamı, kürsü; elektrikli sandalye; tahtırevan
chair
{i} elektrikli sandalye

Elektrikli sandalye bir dişçi tarafından icat edildi. - Electric chair was invented by a dentist.

chair
{i} başkanlık makamı

Barry Taylor'un ismi başkanlık makamı için ileri sürüldü. - Barry Taylor's name has been put forward for the post of chairman.

chair
{f} makama geçirmek
chair
{i} kurul başkanı, başkan
sillón