gözlem

listen to the pronunciation of gözlem
Türkçe - İngilizce
observation

He has an acute sense of observation. - O güçlü bir gözlem duygusuna sahiptir.

Science is based on careful observation. - Bilim, dikkatli gözleme dayanmaktadır.

investigation

Am I under investigation now? - Şimdi gözlem altında mıyım?

observer
(Askeri) observation helicopter
{i} observing

Tom was observing the sky with his telescope when he discovered a mysterious new object. - Tom gizemli yeni bir nesne keşfettiğinde teleskobuyla gökyüzünü gözlemliyordu.

Waiting, observing, and keeping silent can avoid many wars. - Beklemek, gözlemek ve sessiz kalmak birçok savaşı önleyebilir.

sighting
survey
scopy
(Nükleer Bilimler) observe

He observed many types of creatures there. - Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.

The woman observes and the man thinks. - Kadın gözlemler ve erkek düşünür.

observations

Brahe made many observations of the stars. - Brahe yıldızlarla ilgili birçok gözlemler yaptı.

Clyde made very detailed drawings of his telescopic observations of Jupiter and Mars. - Clyde, Jüpiter ve Marsla ilgili teleskopik gözlemlerinin çok detaylı çizimlerini yaptı.

gözlem evi
observatory

In 1854, Le Verrier became director of the Observatory of Paris. At the time, this observatory was in decay. Le Verrier reestablished the observatory as a place where good science was taking place. - 1854'te Le Verrier Paris gözlem evi müdürü oldu. O dönemlerde bu gözlem evi parçalanma içindeydi. Le Verrier gözlem evini iyi bilimin yer aldığı bir yer olarak yeniden kurdu.

gözlem evi, observatuvar
observatory, observatuvar
gözlem açısı
angle of observation
gözlem penceresi
astrodome
gözlem sonucu
observation
gözlem çubuğu
range pole
kısmi gözlem
(Bilgisayar,Teknik) partial observation
Nükleer Harekat Gözlem Merkezi
(Askeri) Nuclear Operations Monitoring System
dizin gözlem
(Çevre) array observation
gel-git gözlem istasyonu
(Askeri) tide station
geri gözlem
backsight
hava gözlem servisi
aeronautical weather service
ikincil gözlem radarı
(Havacılık) secondary surveillance radar
kimyasal gözlem
(Kimya) chemical monitoring
sismik gözlem
(Coğrafya) seismic observation
sualtı gözlem borusu
water glass
uluslararası meteoroloji ve gözlem raporu
(Askeri) international station meteorological climatic summary
uydu gözlem
satellite observation
öz-gözlem
(Pisikoloji, Ruhbilim) self-observation
Türkçe - Türkçe
Bir yazı veya eseri yazmaya başlamadan önce konusuyla ilgili gerekli bilgi, deney, inceleme ve araştırma yapma işi
İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede
Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede
Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek için uygulanan bilimsel yöntem
Bir nesnenin, olayın veya bir gerçeğin, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alınıp incelenmesi, müşahede: "Onun romanları düş gücüne değil, gözlem gücüne dayanır."- S. Birsel. İnceleme sonucu elde edilen değer, müşahede. Çeşitli araç ve gereçlerin yardımıyla olayların sebeplerini bilmek için uygulanan bilimsel yöntem
Bir gök cismini veya olayını çıplak gözle veya bir araç yardımıyla izleyerek görülen değerleri tespit etme işlemi, rasat
rasat
observasyon
müşahede
gözlem evi
Gök gözlemleri yapan, gök cisimlerini ve olaylarını inceleyen yer, rasathane, observatuvar
gözlem