couture

İngilizce - Türkçe

couture teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

terzilik

desinatörlük

modacılık

join

{f} katılmak

Bizim takıma katılmak ister misin? - Would you like to join our team?

Kardeşim orduya katılmak istedi ama bir kalp rahatsızlığı nedeniyle hizmet etmek için uygun olmadığına karar verildi. - My brother wanted to join the army but because of a heart condition he was judged unfit to serve.

{f} üye olmak

{f} birleşmek

{f} katmak

Omuz kol ve gövdeyi birleştirir. - Shoulder joins arm and trunk.

Kollajen, dokuların birleştirilmesine yardımcı olan bir proteindir. - Collagen is a protein that aids the joining of tissues.

join

{f} (kulüp, parti v.b.'ne) katılmak

iki şeyin birleştiği yer

haute couture

Kişiye özel hazırlanmış, pahalı elbise

haute-couture

Genellikle bir tane dikilen ve özel kesimlere sahip giysi, özel dikiş

haute-couture

Haute couture' (Türkçe okunuşu: otkutür) kişinin özel beğenisine göre tasarlanmış, özel tasarım elbise anlamına gelen ve Fransızca'dan gelen bir moda terimidir. Tam karşılığı ise "ısmarlama"dir. Buna karşın, her özgün ya da kişiye özel yapılan tasarım haute couture olarak sınıflandırılamaz. Genellikle üst gelir seviyesinde elit müşterilerin beğenisine göre hazırlanan giyim türüdür. Yani kişinin kendi tercihlerine (renk, aksesuar, taşlar v.b.) göre yapılan tasarımlardır. Gelinlik buna en iyi örneklerden biridir

join

{i} birleşme noktası

{f} in -de yer

{f} k.dili. bitişmek

join

{f} birleştirmek; birleşmek

{f} bağlamak; bağlanmak

Fransızca - Türkçe

couture teriminin Fransızca Türkçe sözlükte anlamı: [la] dikiş; dikişçilik, terzilik; yara izi; armuz; bağlantı yeri; faça yapmak; dikiş payı; dikimhane; ters ilmikle örmek; faça
faire de la couture: dikiş dikmek
nécessaire de couture: dikiş kutusu
à plate couture: tamamıyla, adamakıllı

İngilizce - Fransızca

couture teriminin İngilizce Fransızca sözlükte anlamı: {n} couture
haute couture: haute couture, vêtement conçu par un grand couturier pour un client particulier, vêtement fait sur mesure par un styliste

İngilizce - İngilizce

couture teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı: The production of high-end, custom-made clothing; (ko-tour) A French word used to denote original styles, of the highest quality tailoring and made of expensive fabrics; high fashion designing and dressmaking; Exclusive and non-mass production gowns; usually hand-made Such designer gowns are almost always never for rental Expect to pay from $5,000 and above; {i} fashion design, business of designing and creating clothing; fashion designers, couturiers; clothes and accessories designed by couturiers (French); Couture is the designing and making of expensive fashionable clothes, or the clothes themselves. Christian Lacroix's first Paris couture collection. = haute couture. the design and production of expensive and fashionable clothes, or the clothes themselves (consutura , from consuere, from com- ( COM-) + suere ); – French; sewing or needle work; French word for fine sewing
haute couture: The fashion houses or fashion designers that create exclusive and often trend-setting fashions
haute couture: A common term for high fashion as produced in Paris and imitated in other fashion capitals such as New York, London, and Milan
haute couture: Any unique stylish design made to order for wealthy and high-status clients
haute couture: French fashion
hot couture: See haute couture
haute couture: Haute couture refers to the designing and making of high-quality fashion clothes, or to the clothes themselves. the business of making and selling expensive and fashionable clothes for women couturier
haute couture: trend-setting fashions
haute couture: high fashion, fashion clothing made by a fashion designer for a particular client

Fransızca - İngilizce

couture teriminin Fransızca İngilizce sözlükte anlamı

{n} join

{n} seam

{n} needlework

{n} couture, sewing, dressmaking, seam

{n} sewing

Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order. - Son panier de couture, les tiroirs de son vaisselier et les étagères de son garde-manger sont tous systématiquement ordonnés de manière impeccable.

Mary knows nothing of sewing or knitting. - Marie ne connaît rien ni à la couture, ni au tricot.

{n} couture

dressmaking

seam allowance

couture par dessus