Life is a fatal sexually transmitted disease.
- Hayat ölümcül,cinsel,taşınan bir hastalıktır.
Without effective antibiotics, any surgery, even a minor one, could become fatal.
- Etkili antibiyotikler olmadan, herhangi bir ameliyat, küçük olanı bile, ölümcül olabilir.
He fell a victim to a deadly disease.
- Ölümcül bir hastalığa kurban gitti.
The tip of the spear was dipped in a deadly poison.
- Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı.
Mortal enemies are immortal friends.
- Ölümcül düşmanlar ölümsüz dostlardır.
All the passengers are in mortal danger.
- Bütün yolcular ölümcül tehlikedeler.
Tom was found mortally wounded.
- Tom ölümcül olarak yaralı bulundu.
Tom was mortally wounded.
- Tom ölümcül yaralıydı.
Lying is forgivable when it is done by a doctor trying to give heart to a terminally ill patient.
- Yalan bir ölümcül hastaya kalbini vermeye çalışan bir doktor tarafından söylendiği zaman affedilebilir.
Tom didn't know that he had terminal cancer.
- Tom ölümcül kanseri olduğunu bilmiyordu.
Rabies is the deadliest disease on earth.
- Kuduz yeryüzündeki en ölümcül hastalıktır.
It's the deadliest city in America.
- Amerika'nın en ölümcül şehridir.