demented

listen to the pronunciation of demented
İngilizce - Türkçe
{s} deli
çılgın

O gittikçe çılgın oldu! - He became increasingly demented!

{s} bunak
çıldırmış
{s} karasevdalı
kaçık
insane
{s} deli

Charles Guiteau deliydi. - Charles Guiteau was insane.

Hamlet sanki deli gibi davranır. - Hamlet acts as if he were insane.

insane
{s} delice

Tom delicesine kıskanıyor. - Tom is insanely jealous.

Bu delicesine zor bir dildir. - This is an insanely hard language.

insane
(Tıp) Deli, çıldırmşı, bilinci bozulmuş
insane
{s} çıldırmış
dementedly
delice
insane
(Tıp) alyene
insane
kaçık
insane
akıl hastası
dementedness
delilik
dement
bunak
insane
kafadan kontak

ı'm ınsane(ben manyağım-kafadan kontağım-deLiyim...vs.).

dement
(Tıp) Bunama gösteren kişi
dement
deli
insane
insane asylum tımarhane
insane
{s} delilere özgü
insane
{s} çılgın

Şu yaşlı adam çılgın olmalı. - That old man must be insane.

insane
{s} anlamsız
insane
insanely delicesine
insane
cinnet
İngilizce - İngilizce
suffering from dementia
insane or mentally ill
insane
Someone who is demented has a severe mental illness, especially Alzheimer's disease
Insane; mad; of unsound mind
{s} deranged, crazy, insane
affected with madness or insanity; "a man who had gone mad"
disapproval If you describe someone as demented, you think that their actions are strange, foolish, or uncontrolled. Sid broke into demented laughter. = crazy
dement
Demented; dementate
dement
To deprive of reason; to make mad
dement
{f} drive mad
dementedly
In a demented manner
dementedly
insanely, madly, crazily
demented