Tom dikkatlice yaklaştı.
- Tom approached cautiously.
Onlar dikkatlice girdiler.
- They entered cautiously.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Tom ihtiyatla iyimserdi.
- Tom was cautiously optimistic.
O son derece ihtiyatlı.
- She's extremely cautious.
Biz yeterince ihtiyatlı değildik.
- We weren't cautious enough.
Ben tedbirli olmaya çalışıyorum.
- I'm trying to be cautious.
Tom tedbirli bir şekilde kapıyı açtı ve odaya girdi.
- Tom cautiously pushed the door open and entered the room.
Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
- As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
Caddeyi geçerken dikkatli ol.
- Be cautious when you cross the street.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.