I translate sentences on Tatoeba in my spare time.
- Boş zamanımda Tatoeba'da cümle çeviririm.
What do you do in your spare time?
- Boş zamanında ne yaparsın?
I go hunting in my leisure time.
- Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.
She doesn't seem to know what to do with her leisure time.
- O, boş zamanında ne yapacağını biliyor gibi görünmüyor.
I hunt elk in my leisure-time.
- Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.
I often spend my leisure time listening to the radio.
- Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.
Generally speaking, college students have more free time than high school students.
- Genellikle üniversite öğrencilerinin lise öğrencilerine göre daha fazla boş zamanı vardır.
Tom and Mary had way too much free time on their hands.
- Tom ve Mary'nin ellerinde oldukça çok fazla boş zamanı vardı.