birinden

listen to the pronunciation of birinden
Türkçe - İngilizce
biri one of them
(deyim) at someone's hands
biri
somebody

As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead. - Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.

Somebody had drowned her in the bathtub. - Biri onu küvette boğmuştu.

biri
one

I know one of them but not the other. - Birini tanıyorum da ötekini değil.

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

birinden ötekine geçmek
(Bilgisayar) switch to
birinden hoşlanmak
take a shine to
birinden yana
on behalf of
birinden önce ölmek
predecease
birinden ötekine geç
(Bilgisayar) switch
birinden ötekine geçmek
(Bilgisayar) switch
birinden ötekine geçmek
(Bilgisayar) switch between
birinden özür dilemek
apologize to
birinden beklemek
Waiting for someone to
birinden sitayişle bahsetmek
Speak in praise of somebody, praise
birinden bir şeyi almak
strip someone of
birinden biri
either
birinden daha şanslı olmak
(deyim) have the edge over
birinden destek almak
(deyim) have by the short hairs
birinden destek almak
(deyim) get by the short hairs
birinden emir almak
take an order
birinden fikir almak
pick one's brain
birinden gizlemek
hold out on one
birinden gizli yapmak
do something behind one's back
birinden hesap sormak
call someone to account
birinden intikam almak
avenge upon
birinden kurtulmak
shake someone off
birinden kötülük gelmek
be damaged by
birinden kötülük gelmek
get injured by
birinden nefret etmek
(deyim) hate someone's guts
birinden sipariş almak
take an order
birinden soğumak
feel strange from someone
birinden uzak durmak
stand away
birinden yana olmak
be on someone's side
birinden zarar gelmek
get injured by
birinden zarar gelmek
be damaged by
birinden önce davranmak
(deyim) get the jump on one
biri
{i} cookie

I'd like to try one of those cookies. - Bu kurabiyelerden birini denemek istiyorum.

I'd like you to try one of these cookies. - Bu kurabiyelerden birini denemeni istiyorum.

biri
any

You may choose any of them. - Onlardan herhangi birini seçebilirsin.

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

biri
one of

The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century. - Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.

One of my dreams is to learn Icelandic. - Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.

biri
anyone

Well, yes, but I don't want anyone to know. - Pekala, evet, fakat herhangi birinin bilmesini istemiyorum.

Anyone can cultivate their interest in music. - Birisi müziğe olan ilgisini geliştirebilir.

biri
soul

There's not a living soul around here. - Buralarda yaşayan biri yok.

I don't have a soul, and neither does anyone else. - Benim bir ruhum yok ve başka birinin de yok.

biri
first

When meeting a person for the first time, keep the conversation light. - Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.

It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now? - Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?

kurtulmak (birinden)
get around
çekinmek (birinden)
refrain from
biri
someone

You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without. - Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.

Someone told me that every cigarette you smoke takes seven minutes away from your life. - Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.

biri
in one

Tom parked in one of the empty spaces in front of the library. - Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.

Tom is sitting in one of the chairs. - Tom koltuklardan birisinde oturuyor.

biri
of one

The solution of one may prove to be the solution of the other. - Birinin çözümü, ötekinin çözümünü kanıtlayabilir.

Books are the offspring of one's mind. - Kitaplar birinin aklının ürünleridir.

alışveriş etmek (birinden)
trade with
biri
one of them

There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them. - Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır,Dünya onlardan biridir.

There are many talented people in our city, but Tom isn't one of them. - İlimizde birçok yetenekli insan var, ama Tom bunlardan biri değildir.

biri
one (of them); somebody, someone
biri
one; cookie
biri
_un
her birinden iki kopya rica ediyorum
I would like two prints of each
iflas etmiş birinden alacağı olan kimse
bankrupt's creditor
izin almak (birinden)
check with
kurtulmuş olmak (birinden)
be free of
İngilizce - İngilizce

birinden teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

biri
{i} (in India) bidi, cheap cigarette made from cut tobacco rolled in leaf
Türkçe - Türkçe

birinden teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

birinden sitayişle bahsetmek
Övmek, övgüyle bahsetmek
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında, belirtenin hor görüldüğünü anlatır
biri
Bilinmeyen bir kimse: "İhtimal hırsız Eşref'in hayranlarından biriydi."- O. S. Orhon
biri
Bir tanesi: "Vagonun birine binip bölmelerden birine yerleşti."- M. Ş. Esendal
biri
Bir tanesi
biri
Bilinmeyen bir kimse
biri
Yüklem durumunda olan bir isim takımının belirtileni olarak kullanıldığında belirtenin hor görüldüğünü anlatır