Tom pretty much forgot about the meeting.
 - Tom toplantıyı büyük ölçüde unuttu.
I've pretty much gotten over it.
 - Onu büyük ölçüde aştım.
I think that's highly unlikely.
 - Sanırım o büyük ölçüde mümkün değil.
The stability of Chinese economy is substantially overestimated.
 - Çin ekonomisinin istikrarı büyük ölçüde abartılmıştır.
Vivisection is largely forbidden in Europe and Italy.
 - Dirikesim Avrupa ve İtalya'da büyük ölçüde yasaktır.
This air corridor is largely run by military aircraft.
 - Bu hava koridoru büyük ölçüde askeri uçak tarafından işletilir.