anlayış

listen to the pronunciation of anlayış
Türkçe - İngilizce
understanding

That's to say, I have a better understanding of the Chinese nation. - Yani, Çin ulusuna karşı daha anlayışlıyım.

Tom and Mary have an understanding. - Tom ve Mary'nin bir anlayışı var.

savvy

Tom is savvy, isn't he? - Tom anlayışlı, değil mi?

apprehension
understanding, comprehension; intelligence; intellect, mind
understanding, sympathy
intelligence, perceptiveness
sagacity
intelligence
comprehension

There is a global problem of comprehension. - Küresel bir anlayış sorunu var.

horizon
sensibility
intellect, mind
percipience
discernment
understanding, comprehension
cognizance
mentality
percept

You're a very perceptive person. - Sen çok anlayışlı bir adamsın.

mind
intellect
wit

A good sense of humor will help you deal with hard times. - İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.

Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible. - Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.

perceptiveness
perspicacity
sense

He has no sense of right and wrong. - Onun doğru ve yanlış anlayışı yoktur.

Our teacher has a wonderful sense of humor. - Öğretmenimizin harika bir espri anlayışı var.

conception
insight

Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful. - Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.

I appreciate your insights. - Ben anlayışlarını takdir ediyorum.

reach
grasp
perceptivity
sympathy
nous
percipient
prehension
bearings
consciousness
flair
perceptive

You're a very perceptive person. - Sen çok anlayışlı bir adamsın.

intellection
anlayış beklemek
expect understanding from
anlayış gösterme
indulgence
anlayış göstermek
to be forgiving, be tolerant (toward)
anlayış göstermek
to show understanding, to be tolerant
ticari anlayış
commercialism

I won't let all that commercialism ruin my Christmas. - Bütün ticari anlayışımın Noel'imi mahvetmesine izin vermeyeceğim.

anlayışlar
insights

I appreciate your insights. - Ben anlayışlarını takdir ediyorum.

kendi kendine anlayış
self understand
ortak anlayış belgesi
document of understanding(DOU)
Türkçe - Türkçe
Anlama yeteneği, feraset, izan, zekâ
Ayırıcı bir nitelik olmak bakımından görüş, zihniyet
Hoş görme, hâlden anlama
Anlama işi veya biçimi, telakki, zihniyet: "Ama doğrusu Hugo'yu artık uzun uzun okuyamıyoruz, onun şiiri, şiir anlayışı bizden çok uzaklaştı."- N. Ataç
Anlama işi veya biçimi, telâkki, zihniyet
(Osmanlı Dönemi) İCTİHAD
(Osmanlı Dönemi) ZİHNİYYET
anlayış