emek%20olmadan%20yemek%20olmaz

listen to the pronunciation of emek%20olmadan%20yemek%20olmaz
Türkçe - Türkçe

emek%20olmadan%20yemek%20olmaz teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

emek
Uzun ve yorucu çalışma
emek
Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü
emek
Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü: "Ücret emeğin karşılığıdır."- Anayasa. İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci, say
emek
Uzun ve yorucu, özenli çalışma
emek
Uzun ve yorucu, özenli çalışma: "Bir darbe benim bütün o uzun emeklerimi sıfıra indirir."- H. C. Yalçın
emek
İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci, sa'y
artık emek
İşçinin, ek süre içinde harcadığı ve sonucunda artık değer yarattığı, karşılığı ödenmeyen emek
Türkçe - İngilizce

emek%20olmadan%20yemek%20olmaz teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

emek
labor

Her kitchen is equipped with labor-saving devices. - Onun mutfağı emek tasarrufu yapan cihazlarla donatıldı.

Learning without thought is labor lost. - Düşünce olmadan öğrenme emek kaybıdır.

emek harcamak
endeavour
emek isteyen
demanding

It's a very demanding profession. - Bu çok emek isteyen bir meslek.

emek
endeavour
emek
endeavor
emek
(Ticaret) manpower
emek akışkanlığı
(Ticaret) mobility of labour
emek gücü
(Ticaret) labour power
emek harcama
endeavoring
emek harcama
endeavouring
emek harcamak
labor
emek harcamak
labour
emek her şeyi yener
(Latin) labor omnia vincit
emek maliyeti
(Ticaret) labor cost
emek partisi
(Politika, Siyaset) labour party
emek pazarı
labour market
emek piyasası
employment market
emek piyasası
(Ticaret) labour-market
emek sarfetmek
work
emek talebi
labour demand
emek vererek
laboriously
emek verimliliği
(Ticaret) labor productivity
emek vermek
take pains with
emek yoğun
(Ticaret) labour intensive
emek yoğun
(Ticaret) labour-intensive
emek yoğun
(Ticaret) labor-intensive
emek yoğun üretim
(Ticaret) craft production
emek-değer kuramı
labour theory of value
emek-değer teorisi
(Ticaret) labor theory of value
emek-yoğun üretim
(Ticaret) craft production
emek
screen
emek gücü
(Ekonomi) (Emeğin gücü) Labour power; power of labour
emek olmadan yemek olmaz
(Atasözü) There's no such thing as a free lunch
emek
labour [Brit.]
emek
trouble, pains
emek
pain

No gains without pains. - Emeksiz kazanç olmaz.

emek
work

About half of all American workers do not have access to workplace retirement savings plan. - Tüm Amerikan işçilerinin yaklaşık yarısının iş yeri emeklilik tasarruf planına girişleri yok.

He had gone there to help garbage workers strike peacefully for better pay and working conditions. - Daha iyi maaş ve daha iyi çalışma koşulları için temizlik emekçileri grevine barış içinde yardım etmek için oraya gitmişti.

emek
work, labor
emek
work, labour, labor; effort, endeavour, pains
emek
pains

No gains without pains. - Emeksiz kazanç olmaz.

emek
toil
emek
exertion
emek birliği
cooperation
emek gelirleri
(Ticaret) employee compensation
emek girdisi
(Ticaret) input of labor
emek girdisi
(Ticaret) input of labour
emek göçü
labour-manpower migration
emek göçü
(Ticaret) labour emigration
emek göçü
(Ticaret) labor emigration
emek harcamak
to labour, to labor
emek harcamak
to put in work
emek harcamış
endeavored
emek harcamış
endeavoured
emek hareketi
(Ticaret) movement of labor
emek hareketi
labour force mobility
emek hareketsizliği etkenleri
(Ticaret) labor immobility
emek ihracı
(Ticaret) export of jobs
emek isteyen
(Ticaret) toilsome
emek isteyen
lucubratory
emek kıt ülke
(Ticaret) labor-scarce country
emek maliyet oranı
(Ticaret) labor cost ratio
emek maliyet oranı
(Ticaret) labour cost ratio
emek monopolü
labour monopoly
emek müessiriyeti
effectiveness of labor
emek sarfetmek
toil
emek sermaye oranı
(Ticaret) labor capital ratio
emek seyyaliyeti
labour force mobility
emek süresi
(Ticaret) labor time
emek süresi
(Ticaret) labour time
emek toplamı
labor total
emek veren
painstaking
emek verimi
labour productivity
emek vermek
labor
emek vermek
to work hard, labor (at), take great pains (with)
emek vermek
to take pains with, to labour
emek vermek
lucubrate
emek vermek
labour [Brit.]
emek yoğun
labor intensive
emek zengin ülke
(Ticaret) labor abundant country
emek çekmek
to work hard, take great pains
emek-yoğun
(Ticaret) labor intensive
emek-yoğun mal
(Ticaret) labor-intensive commodity
emek-yoğun mal
(Ticaret) labour intensive commodity
emek-yoğun mal
(Ticaret) labor intensive commodity
emek-yoğun teknik
(Ticaret) labor-intensive technique
emek/sermaye oranları
(Ticaret) labour capital proportions
emek/sermaye oranları
(Ticaret) labor capital proportions
Halkın Emek Partisi
People's Labour Party
hiç emek vermeden ele geçirilen şey
without any effort seized things
artık emek
surplus labor
ikincil emek piyasaları
(Ticaret) secondary labor markets
marjinal emek maliyeti
(Ticaret) marginal labor cost
serbest emek
(Ticaret) free labour
sınırsız emek arzı
(Ticaret) unlimited supplies of labor
toplam emek
total labor
ucuz emek ülkeleri
(Hukuk) cheap labour countries
ucuz emek ülkesi
(Ticaret) cheap labor country