deve

listen to the pronunciation of deve
Türkçe - İngilizce
camel

The last straw breaks the camel's back. - Devenin belini kıran son saman çöpü.

If you go near a camel, you risk being bitten. - Eğer bir deveye yaklaşırsanız, ısırılmayı göze alırsınız.

(Tabiat Doğa) (hayvan, Fam: devegiller) [syn.: deve, buhur] two-humped camel
large desert animal with a humped back
dev
giant

Giant pandas live only in China. - Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.

Those shadows appeared in a way like giant dinosaurs, with a long neck and a very big jaw without teeth. - Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.

deve dikeni
teazel
deve dikeni
(Botanik, Bitkibilim) eryngium
deve tabanı
(Botanik, Bitkibilim) monstera deliciosa
deve toynağı
camel toe
deve tüyü rengi
buff
deve yapmak
appropriate
deve yapmak
pocket
Deve bir akçaya deve bin akçaya
(Atasözü) A thing you don't want is dear at any price
deve kuşu
of ostrich
deve sesi
came the sound of
deve yavrusu
camel calf
deve bağırtan
steep and stony road
deve boynu
goose neck
deve boynu
(İnşaat) elbow filling
deve boynu
suspension beam
deve boynu boru
swanneck
deve gibi
huge person
deve gibi
huge and awkward
deve gibi huge and awkward
(person)
deve hamuru gibi
indigestible
deve kenesi
(Tabiat Doğa) (böcek, haşere) camel tick
deve kini
a great and lasting hatred, deep-seated rancor
deve nalbanda bakar gibi
(Konuşma Dili) with a look of blank astonishment
deve olmak
(for money or food) to disappear
deve tüyü
camel's hair
deve yapmak
colloq . to get (something) by cheating
deve yapmak
to pocket, to appropriate
deve yürekli
cowardly
dev
{s} huge

A huge tanker just pulled out from the dock. - Dev bir tanker rıhtımdan ayrıldı.

This car has a huge engine. - O araba dev bir motora sahip.

dev
goliath
dev
ogre
dev
monstrous
Dev
ogres
dev
supermassive
develer
camels
dişi deve
camel
erkek deve
male camel
güreşçi erkek deve
male camel wrestling
yaşlı deve
old camel
yok deve
No camels
Halep yolunda deve izi aramak
to try to find a needle in a haystack
dev
colossus
dev
(dişi) giantess
dev
something that is huge
dev
giant, colossus; gigantic, monstrous, colossal
dev
kingsize
dev
colossal

A colossal earthquake ripped through the city. - Devasa bir deprem şehrin içinden yardırıp gitti.

What a colossal waste of time! - Ne devasa bir zaman kaybı!

dev
massy
dev
monster

It's a monster storm. - Dev gibi bir fırtına.

Layla thinks that dingoes are huge monsters. - Leyla dingoların devasa canavarlar olduğunu düşünüyor.

dev
titan
dev
person or thing of enormous size
dev
{s} cyclopean
iki hörgüçlü deve
bactrian camel
küçük deve
vicuna
küçük deve
vicugna
pireyi deve yapmak
make a mountain of a molehill
pireyi deve yapmak
to make a mountain out of a molehill
pireyi deve yapmak
1. to make a mountain out of a molehill. 2. to exaggerate grossly
tek hörgüçlü deve
dromedary
Türkçe - Türkçe
Geviş getiren memelilerden, boynu uzun, sırtında bir veya iki hörgücü olan, yük taşımakta kullanılan hayvan (Camelus)
Zoolojide, Camelus olarak tanımlanan, geviş getiren memelilerden, boynu uzun, sırtında bir veya iki hörgücü olan, yük taşımakta kullanılan hayvan
(Osmanlı Dönemi) SIBHAL
şütür
deve cokeyi
(deyim) (aşağılayıcı söz) Deve cokeyi: Ortadoğulu, Arap kişiyi küçümsemek amaçlı kullanılan kötü söz
deve cokeyi
(deyim) Ortadoğulu, Arap bir kişiyi küçümsemek amaçlı kullanılan kötü söz
deve jokeyi
(deyim) Ortadoğulu, Arap bir kişiyi küçümsemek amaçlı kullanılan kötü söz
deve dikeni
Birleşikgillerden, yol ve tarla kenarlarında yetişen, 30-100 cm yükseklikte 1-2 yıllık ve otsu bir bitki (Silyum marianum)
deve dişi
İri taneli
deve döşlü
Karnı içeriye çekik (at)
deve elması
Çakırdiken
deve kini
Geçmeyen büyük kin, bitmek tükenmek bilmeyen kin
deve kolu
Çöl nitelikli bölgelerde taşıma işlerinde kullanılmak için develerden kurulmuş askerî ulaştırma birliklerine verilen ad
deve kuşu
Afrika ve Arabistan bozkırlarında yaşayan, kısa kanatları uçmaya elverişli olmayan fakat uzun bacaklarıyla çok hızlı koşabilen, tehlikeyi sezdiği an kafasını kuma sokarak saklandığını ve gerçeklerden uzak olduğunu sanan iri bir kuş (Struthio camelus)
deve tüyü
Deveden elde edilen yün, kıl
deve tımarı
Özensiz, üstünkörü yapılan
deve yükü
Bir devenin taşıyabileceği yük miktarı
deve yükü
Aşırı ölçüde, çok fazla
deve yürekli
Çok korkak
Deve kuşu
(Osmanlı Dönemi) ULCUM
pireyi deve yapmak
(deyim) önemsiz bir olayı büyütmek; habbeyi kubb yapmak
DEV
(Osmanlı Dönemi) şeytan, ifrit, cin.DE'V : Aldatmak, hud'a
Dev
(Osmanlı Dönemi) MÜSTETAB
Dev
(Osmanlı Dönemi) EHRAMEN
Deve dikeni
karayandık
Deve dikeni
sütlü kengel
Deve dikeni
kangal
Develer
(Osmanlı Dönemi) ÂBAL
dev
Çok büyük, çok önemli
dev
Olağanüstü irilikte olan
dev
Olağanüstü irilikte olan: "Dev vücudu içinde bir genç kız hassasiyeti taşıyor."- Y. Z. Ortaç. Çok büyük, çok önemli
dev
Korkunç, çok iri ve olağanüstü güçlü masal yaratığı
tepeli deve kuşu
Uçma yeteneği olmayan Yeni Gine ve Avustralya'da yaşayan deve kuşu türü
tepeli deve kuşugiller
Deve kuşu familyasından olan kuş türü
deve